Bizimle hızlı iletişime geçebilirsiniz. Hızlı iletişim formu için Tıklayın...
Aşkın Nörobiyolojisi
Aşkın Nörobiyolojisi
Aşık olduğumuzda beynimizin bazı bölgelerinde normalin üstünde aktivite gözlemlenirken aynı zamanda hormonlarımızda, beynimizdeki nörokimyasallarda değişiklikler gerçekleşiyor.
Aşkın Nörobiyolojisi
Aşık olduğumuzda beynimizin bazı bölgelerinde normalin üstünde aktivite gözlemlenirken aynı zamanda hormonlarımızda, beynimizdeki nörokimyasallarda değişiklikler gerçekleşiyor. Bu değişiklikleri insanların aşık olmanın bilimsel açıklamasına duydukları ihtiyaç ile birlikte yapılan araştırmalarla bilmek mümkün. Yapılan bir araştırmada aşık olan kişilere aşık oldukları kişinin fotoğrafı gösterilirken beyin görüntüleme teknikleri sayesinde beyinde gerçekleşen değişimler gözlemleniyor.
ONUNLA BİRLİKTE ÇOK MUTLUYUM
Aşık olunan kişinin fotoğrafı gösterilince medial insula, anterior singulat korteks, putamen, nükleus akkumbens gibi kısımları kapsayan emosyonel beyin denilen bölgeler aktiflik kazanıyor. Bunun dışında, beynimizin hipotalamus bölgesinde aktivasyon görülüyor. Bu aktive olan bölgeler aynı zamanda beynimizdeki ödül sistemini oluşturuyor. Bu ödül sistemi mekanizması aktivasyonuna örnek olarak bağımlılığa sahip bir insanı gösterebiliriz. Örneğin uyuşturucu bağımlılığına sahip olan bir kişinin uyuşturucu kullandıktan sonra yaşadığı mutluluk ve doyum hissi beyindeki ödül sisteminin aktif olması ile ilgili. Kısacası, aşık olan kişilerde aktive olan ödül sistemi ile uyuşturucu bağımlılığına sahip olan bir kişinin ödül sistemi tamamen benzer şekilde çalışıyor.
AŞIK OLDUĞUM KİŞİYE KARŞI YOĞUN CİNSEL ÇEKİM HİSSEDİYORUM
Aynı zamanda hipotalamusdaki haraketlilikle birlikte dopaminin ve norepinefrinin salgılanma miktarı artmaya başlıyor.Hipotalamus bölgesindeki hareketlilikle dopamin ve norepinefrin salgılanması aşık olunan kişiye duyulan yüksek cinsel isteği sağlıyor. Ayrıca, aşık olan kişilerde oksitosin ve vazopressin hormonlarında (bağlanma ve sadakat ile ilgili) yüksek düzeyde artış olduğu farkediliyor. Mutluluk ve sevgi getiren oksitosin hormonu aşık olduğumuz kişiye dokununca ve orgazm ile birlikte salgılanmaya başlıyor.
ONU DÜŞÜNMEDEN DURAMIYORUM
Yaşamamış olsak bile hepimiz aşkın o takıntılı halini biliriz, duyarız. Aşık olan kişilerde aşkın ilk zamanlarında bir nörotransmitter olan serotoninde azalma gözlemleniyor. Bu serotonin düşüklüğünün ise obsesif kompulsif (takıntılı düşünceler ve davranışlar) bozukluğu olan kişilerde gözlemlenen serotonin düşüklüğü ile benzer şekilde olduğu farkediliyor. Bu durumda aşık olmanın da obsesif özellikler taşıdığı söylenebilir. Bu bağlamda düşünürsek aşık olduğumuz kişiyi hayatımızın merkezine koyabiliriz, bolca onu düşünürüz, sürekli ondan bahsetmek isteriz, ona göre yaşayabilir ona göre kararlar alabiliriz. Özellikle aşkın ilk zamanlarında bu tarz düşünceler, davranışlar oldukça yoğun olabilir.
AŞKIN GÖZÜ KÖR MÜDÜR?
Aşık olduğumuz kişiye bakarken, onu düşünürken beynimizde gerçekleşen zihin teorisi (theory of mind) işlevimizin duraksadığı görülüyor. Bu işlev insanları değerlendirebilmemiz açısından önemli bir işlev çünkü bize eleştirel bakış açısını sağlıyor. İnsanların art niyetleri varsa algılayabilmemizi, değerlendirmemizi ve ona göre hareket etmemizi sağlıyor. Fakat aşık olan insanlarda zihin teorisi sadece aşık olunan kişiye karşı işlev dışı kaldığı için aşkın gözü kördür denilen durumlar ortaya çıkıyor. Bu durumda aşık olduğumuz kişinin olumsuz özelliklerini farketmiyoruz hatta aşık olduğumuz kişiyi tamamen kusursuz bir insan olarak algılayabiliyoruz.
GÖZÜM ONDAN BAŞKA HİÇBİR ŞEYİ GÖRMÜYOR
Yapılan başka çalışmalarda ise aşık olan kişilerin kanında kortizol (stres) hormonu bulunuyor. Kortizolün varlığıyla beraber aşık olan çiftlerin gözleri birbirlerinden hiçbir şeyi veya kimseyi görmüyor. Çalışmalara göre ilk bir iki yıl kortizol hormonu varlığını sürdürüyor fakat daha sonra bu durum son buluyor.
AŞKIMIZ BİTECEK Mİ?
Bu durumda aşkın süresi var mıdır diye bir düşünce oluşabilir. Aşk bitmekten ziyade farklı biçimlere evriliyor. İlk zamanlarda oluşan romantik aşk denilen gözü kör olan aşk olgun aşka doğru evrilebiliyor. Olgun aşkta oksitosin ve vazopressin hormonlarının yoğun bir şekilde salgılanması devam ederken stres hormonu kayboluyor ve kişi çevresindeki olayları, kişileri daha farkedebilir bir hale geliyor. Zihin teorisi denilen şey aşık olunan kişiye karşı zamanla aktif hale geliyor ve aşık olduğumuz kişinin kusurlarını, hatalarını farkedebilir hale geliyoruz. Bu noktada ilişkinin devam edip etmeyeceğini belirleyen bir yapıyı karşıdaki kişiyi kusurlarıyla sevebilme, kabullenebilme oluşturuyor. Zaman içinde sağlıklı ve dengeli bir ilişkiye dönüşen aşkın bu halinin bir ömrü vardır, elbet biter demek doğru olmaz. Öyle ki yapılan bir araştırmaya göre çiftlerden birinin ölümünden çok uzun zaman geçse bile onu düşünen eş oksitosin ve vazopressin hormonlarını salgılanmaya devam edebiliyor.
İlkem kutlu
KAYNAK;
Öktem Tanör, Öget. Aşkın nörobiyolojisi. “https://noropsikoloji.org/askin-noral-temelleri/ 13.02.2021”
Çınar Psikoloji İletişim
This is a Paragraph. Click on "Edit Text" or double click on the text box to start editing the content.