Bizimle hızlı iletişime geçebilirsiniz. Hızlı iletişim formu için Tıklayın...
Şizoid Kişilik Bozukluğu
Şizoid Kişilik Bozukluğu
Bu hastalar sıklıkla, aşırı bir geri çekilme ve içe dönüklük gösterirler ve genel olarak ilişki kurmaktan kaçınırlar. Bu hastalar, diğer bireylerde de eğilim şeklinde gözlemlenebilecek birtakım bozukluklar ve patolojik özellikler göstermelerine rağmen şizofreni hastaları ile karıştırılmamalıdır.
Şizoid Kişilik Bozukluğu
Şizoid nedir? Şizoid kavramı, dış dünyadan ziyade kendi içsel dünyasına yönelen, sessiz kişileri tanımlamada kullanılmaktadır.
Bu hastalar sıklıkla, aşırı bir geri çekilme ve içe dönüklük gösterirler ve genel olarak ilişki kurmaktan kaçınırlar. Bu hastalar, diğer bireylerde de eğilim şeklinde gözlemlenebilecek birtakım bozukluklar ve patolojik özellikler göstermelerine rağmen şizofreni hastaları ile karıştırılmamalıdır.
Şizoid Kişilik(Kendilik) Bozukluğunun Belirtileri Nelerdir?
Yakın zamana kadar şizoid kişilik, DSM III, DSM-III-R ve DSM-III-R ve DSM IV’te yer alan tanı kriterlerine göre, sosyal ilişkilere karşı ilgisizlik ve sosyal ilişkilerde sıkıntı yaşama gibi özelliklerine odaklanılan, görece sınırlı bir sendrom olarak tanımlanmıştır.
Şizoid kişilik bozukluğunun tam olarak tanımı bu betimlemeleri içermelidir, ancak bu hali ile eksik kalacaktır. Örneğin; DSM-III-R, hafif derecedeki şizoid bozukluğun tanısını neredeyse imkansız hale getirmektedir. Kaçıngan kişilik bozukluğu şizoid bozukluktan neredeyse ayrılmamaktadır. Ancak kaçıngan kişilik bozukluğu, duygusal ilişki kurma ve kabul görme arzuları ile şizoid bozukluğu olan hastalardan ayrılır.
Masterson Psikanalitik Psikoterapi Yaklaşımı’na göre; şizoid kavramı, duygusal olarak dış dünyadan kopma anlamında değerlendirilmiştir. Bu bireylerin tüm ilgi ve enerjisi, iç dünyaya yönelmiştir. Şizoid birey, şaşırtıcı derecede zengin, yoğun bir fantezi ve hayal dünyası içerisinde yaşar. Ve bu yaşamlarını sır gibi gizli tutarlar.
Şizoid bireyin birincil kaygısı tehlikeden uzaklaşma ve güvenliğe ulaşmaktır. Dış dünya ile ilgili deneyimlerini ifade ederken; dikkat, korku, risk gibi kavramlara başvururlar. Bu hafiften ağıra şizoid örgütlenmesinin tüm seviyelerinde gözlenir.
Şizoid bireyler için kendi kendine yetebilmek önemli bir yetidir. Kendi kendine yetme, tüm duygusal ilişkileri kendi içinde yaşayarak,diğer insani ilişkiler olmadan da idare edebilme anlamına gelir. Kendilerine ne kadar çok dayanırlarsa diğer insanlara o kadar az güvenip dayanmak zorunda kalırlar.
Şizoid bireyler için, üstünlük hissi de önemlidir. Bu üstünlük hissi, narsisist kişilik bozukluğunda olan üstünlük hissinden farklıdır. Bu ihtiyaç, güvende olma ve başkalarına daha az ihtiyaç duyma ile ilgilidir.
Bununla birlikte bu bireylerde, kendiliğe yapılan büyük yatırım neticesinde ( kendi kendine yetme, sadece kendine dayanma ve güvenme) diğer insanlarla birtakım deneyimleri paylaşma, onlarla empati kurma ya da duygusal olma arzusu ve becerisini etkiler.
Duygu yitimi, şizoid tablonun kaçınılmaz parçasıdır. Hastalar sıklıkla şu durumdan şikayet eder; “Ne hissettiğimi bilmiyorum.” ya da “ Bir şey hissedip hissetmediğimi bilmiyorum.”
Bu cümleler, duygusal olarak bağlanma kapasitelerinin feda edilmesinin yansımalarıdır.
Şizoid bireyler, kalabalığın içinde bile kendilerini yalnız hissederler. Bu çoğunlukla dışarıdan fark edilemeyen temel bir şizoid deneyimidir.
Başkaları ile ilişki kurma ihtiyacı hissetmezler. Soğuk görünürler ve izoledirler. Saatlerce bilgisayar oyunu oynayabilirler, oyun dünyasında bir yaşantı yaratırlar. Şizoid bireyler, alkol bağımlılığından zor kurtulurlar.
Düşük seviyede şizoid, sosyalleşmek için alkole ihtiyaç duyar. Sosyal hayatı çok interaktif olan, şizoid bireylerde mevcuttur. Dr. Masterson bu tür hastaları “gizli şizoid” olarak adlandırır.
Şizoid Kişilik Bozukluğunun Olası Nedenleri Nelerdir?
Bu soruda psikoloji kuramcısı Fairbairn’in çok önemli bir katkısından bahsetmek gerekir; “Şizoid hastalar yaşamın ilk yıllarında, annelerinin aşırı sahiplenmesi ya da aşırı ilgisizliğe vasıtası ile annelerinin onları oldukları gibi sevmeyeceklerine dair bir inanç edinirler.”
Bu tespit, annenin duygusal ulaşılabilirliğine yöneltilen önemli bir odağın öncüsü olmuştur. Diğer kişilik bozukluklarında olduğu gibi, şizoid kişilik bozukluğunda da bireyin, yaşamın ilk yıllarında bakım vereni ( bu çoğunlukla annedir) ile kurduğu ilişkinin niteliği, erken çocukluk deneyimleri önemlidir.
Şizoid Kişilik Bozukluğunda Psikoterapi
İlişki ve bağlanma umudu neredeyse yok denecek kadar az olan şizoid bireyler ( DSM’de tanımlanan klasik şizoid bozukluk) çok dar bir aralığı temsil eder.
Bu yüzden yakınlık ve bağlanma arzusu neredeyse bireyin kendisi tarafından bile
tanımlanamaz. Bu bireyler kendilerini hasta olarak görüp terapiye gelmezler.
Öte yandan terapiye gelmeyi kabul eden farklı seviyelerde şizoid bireyler ise, hala bir bağlanma ve iletişim olabileceğine dair inanç taşır.
Hem ilişki, hem aile hem de çocuk sahibi olma yönünde istekleri vardır.
Yakın ilişkiye duyulan bu arzu ve umut yakınlık kurmada son şans olarak görülebilir. Kişilik bozukluklarının tedavisinde uzman bir psikoterapist ile, uzun soluklu bir psikoterapi süreci gerekmektedir.
Psikolog Özlem SERPEN
Kaynak: Kendilik Bozukluklarının Tedavisinde Yeni Ufuklar Masterson Yaklaşımı Dr. James F. Masterson
Çınar Psikoloji İletişim
This is a Paragraph. Click on "Edit Text" or double click on the text box to start editing the content.